15 Şubat 2017 Çarşamba

Platon'un Şölen'i- Aşçı Fok / Nurdan Çakır Tezgin


Platon'un Şölen'i




Antik çağları incelerken insanın kafası epeyce karışıyor. O günlerin ahlâki normları, gündelik alışkanlıkları ve inanç sistemleri ile mutfak kültürleri de dahil pek çok uygulama şekli bugüne çok yabancı. Her ne kadar temel unsurların varlığını yok sayamasak da öyle şeyler var ki bugünün değer yargıları içinde yer bulmalarına olanak yok. 

Eros-sevgi-tanrı söylemlerinin başka anlamlarla ortaya çıktığı Şölen’in bölümleri arasında gezinirken başka bir boyutu algılamaya açık olmalı! Boyutlar arası yolculuk desek daha iyi. Kanunların işleyişi, cinselliğe yaklaşımları ve erkek-tanrı yüceltisindeki ayrıcalık şaşkınlığımızı fazlasıyla hakediyor. İtiraf etmeliyim; O dönemde kadın entellektüel olmanın nasıl bir şey olduğunun merakı içindeyim. Bütün devirlerin Tanrısı zaten erkek. Kadın Tanrıçaları uyandırmak için hangi uyku mabedinin kapısını kırmalı! 

Şölen / Eflatun (Platon) 

Azra Erhat'ın önsöz betimlemelerinden: 

Akşamüstü başlayıp, geç vakte kadar sürerdi bu çeşit toplantılar. Hem de iki kısımdı; birine deipnon, ötekine symposion denir. Misafirler ellerini ayaklarını kölelere yıkatıp, çepeçevre dizilmiş sedirlere uzandıktan sonra yemek başlar. Deipnon denilen bu yemek faslı ne kadar sürerse sürsün önemli değildir. Çünkü yemekte içki içilmez, fazla konuşulmaz. Yemek bitince tanrılara dua edilir, şarap sunuları dökülür, şölenin asıl kutsal kısmı, yani symposion başlar. 

Symposion bir törendir. Belki her symposion’da Eflatun’unkinde olduğu gibi yüce konular ele alınmazdı, ama burada nasıl tanrı Eros’a övgüler söyleniyorsa, her symposion da bir ya da birkaç tanrıya “skolion” denilen şiirler okunurdu. İçki içmenin de şiir okumanın da töreleri vardı. Bir başkan seçilir, nasıl ve ne kadar şarap içileceğini, neler üstüne kimlerin hangi sıraya göre söz alacağını ya da şiir okuyacağını o kararlaştırırdı. Symposion’larda hazır bulunan çalgıcı kadınlar da şiir okunurken, kaval çalmakla görevliydiler. 

Eflatun’un anlattığı symposion, zengin bir evde geçer. Agathon’un bir sürü uşağı var, misafirlere çeşitli yemekler, bol bol şarap çıkarırlar. İki üç kişinin uzanabileceği geniş sedirler at nalı biçiminde dizilmiştir. Misafirler sağdan sola doğru söz aldıklarına göre, at nalının bir ucunda Phaidros’un sediri, öbür ucunda da Sokrates’le Agathon’un, sonra da aralarına yerleşen Alkibiades’in uzandıkları sedir var.
 

Burada anlatılan ortamın tüm katılımcıları erkek. Bunca asır bir şeyler hiç mi değişmez! 

Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN
 

2 yorum:

bücürükveben dedi ki...

Eskiden de kadın olmanın değeri yokmuş demek ki, tanrılara şiir okumak da ne komik:)))) sevgilerimle Arzu'cuğum...

Arzu Sarıyer dedi ki...

Evet demek ne acı Müjde 'ciğim ,öyle gelmiş böyle gitmememli der dururuz...Sevgiler canım kardeşim.