30 Ağustos 2012 Perşembe

30 AĞUSTOS

30 AĞUSTOS

Korkunç ıssız bir gece yer kara gökler kara
Ufuklar benzemekte tunç yüzlü bir hisara
Dinmeyen bir sarsıntı uğultulu bir rüzgar
Bir lav akını gibi dökülen yıldırımlar
Her yanda halka halka zincirleşen bir yangın
Her bastığı toprağı yakan yıkan bir akın
Bir akın ki sonunda muhakkak bir ölüm var
Kurtuluş ümitleri, sönük, bir hülya kadar.
Fakat bir gün oldu ki baş gösterdi doğudan
Bir güneş kadar nurlu inançlı bir kahraman
O güneşin nuruyla zulüm yere kapandı
Gönüllerde sönmez bir inan meş'ali yandı.
Ulus da şaha kalktı güç bir küheylan gibi
Döküldü cephelere sonsuz bir tufan gibi.
Atanın buyruğuyla her Türk bir ateş oldu
Ateş değil kükreyen volkanlara eş oldu.
Doğu, güney, Sakarya ve birinci İnönü
Gösterdi varlığını acuna Türk budunu.
Fakat bitmiş değildi henüz ülkülerimiz
Kızıl bir tan isterdi yalın süngülerimiz
Bir sabahtı, ufukta sökerken o gerçek tan
Ateş! Emrini verdi orduya başkomutan.
Bir kızıl alev gibi titrerken Türk Bayrağı
Her cephe kesilmişti bir yıldırım kaynağı
O sabah gün doğmadı karardı gök dumandan
Bataryalar farksızdı kudurmuş bir volkandan
O sabah yer sallandı kıyamet kopar gibi
Türk ordu yürürken çelik bir duvar gibi.
O sabah dize geldi haksızlığın günahı
Ah! O sabah, o sabah, o kurtuluş sabahı.
Kulaklar durdu seri tabyaların sesinden
Gece bastı düşmanı şarapnel gölgesinden
Yedi yılda yıkılmaz dedikleri siperler
Yedi saat geçmeden oldu yerle beraber
Hedef Akdeniz asker diyen sesin inanı
Mermi gibi fırlattı pusudan her aslanı
Granitler çatladı hamurlaştı çelikler
Issız kaldı düşmanın beklediği her siper.
Akarken piyadeler bentler yıkan sel gibi
Kanatlandı atlılar keskin esen yel gibi
O gün batının kolu bir yay gibi büküldü
Bükülmeyenler ege sularına döküldü
Ogün hak dile geldi batılın ensesinde
Dinmez bir hınç bir onur kabarırken sesinde
O gün sular duruldu gözlere çarptı kara
O tan ışıkları sardı karanlıklara
O gün değişti tarih, değişti başlar o gün
O gün eğildi türkün gücü önünde acun.
26 ağustosta başlayan bu güçlü hız
Yadellerden çıkardı anayurdu tertemiz
Bu öyle bir zafer ki yok tarihlerde eşi
Bu zaferle sönmedi sönmez hakkın güneşi
Bu zafer kanlı zafer, bu zafer şanlı zafer
Bu zafer ki Ağustos 30 unvanlı zafer.
Bu zafer volkanları yıkıp söndüren zafer
Bu zafer düşündükçe başlar döndüren zafer
Bu zafer kalelerle saraylar yıkan zafer
Bu zafer ta ezelden ebede akan zafer
Bu kutsal gün kazandı koca Türk bu zaferi
Bu gün astı ta arşa kılıcını Türk eri
Bu gün acunun Türk'e boyun eğdiği gündür
Bu gün başlarımızın göğe değdiği gündür
Ey tarihi şerefle şanla dolu yüce Türk!
Ve sen ey bin beladan arta kalan koca Türk!
Yüz yıllarca çarpıştın gelmedi sırtın yere
Bütün dünya birleşip sınadılar kaç kere
Tarih şahit ki ey Türk aslan oğlu aslansın
Bu zaferinle artık inanmayan insansın
Eğilmeyen başınla bin yaşa binler yaşa
Gücün her an işlesin çeliğe tunca taşa
Sana selam ve sevgi ey güçlü Türk ordusu
Sana içten saygılar ey ulu Türk ordusu.
Göklerde kartal, yerde aslan, suda kaptansın
Her yönden kudretlisin, erkinsin, kahramansın.
Ey bu zafer yolunda kanını döken erler
Ey namusu uğrunda canın veren asker
Ey hür yaşamak için şehir düşen Türk oğlu
Sen şehit oldun fakat kurtuldu Anadolu
Ölmedin, sönmedin sen yaşayacak özvarın
Senin saygınla çarpan gönlümüzdür mezarın
Ey yıllarca ayrılıp öz baba ocağından
Yerinden yuvasından dükkanından bağından
Erkekçe dövüşerek yolda süngü süngüye
Gazililikle eren bu zafere bu ülküye
Bizimçin önünden geçmek hakkı yok bu gün
Huzurunda eğilmek ödevdir bizim içün
Bin yaşa onurunla binler yaşa sanınla
Kahraman ulusunla yüce komutanınla
Ey yokluklar içinde varlık çıkaran önder
Azminle inanınla yarattığın bu zafer
Tarihin görmediği bu şeref ve şan senin
Gönül senin, can senin, damarlarda kan senin
Yüreğimiz sevginle saygınla dolu Ata
Başımızda bin yaşa, bin yaşa ulu Ata.

İhsan OZANOĞLU (Zaferden Zafere)
KASTAMONU

16 Ağustos 2012 Perşembe

MÜŞFİK KENTER'E SAYGILAR



















1932 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Müşfik Kenter, 1947'de Ankara Devlet Tiyatrosu Çocuk bölümünde tiyatroya başladı. Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde eğitim gördü; okulu 1955 yılında yüksek derece ile bitirdi ve devlet tiyatrosuna girdi. Sanat yaşamı, devlet tiyatrosunda oynadığı Oğuz Ata oyunu ile başlar..
Kenter, 1959 yılında Devlet Tiyatrosu'ndan ayrıldı ve İstanbul'a giderek
 kardeşi Yıldız Kenter ile beraber Muhsin Ertuğrul ile çalıştı. Birlikte Küçük Sahne'de oyunlar sergilediler. Şükran Güngör ve Kamuran Yüce ile bu dönemde biraraya geldiler ve dörtlü olarak birlikte uzun yıllar tiyatro yaptılar.
Kenter Tiyatrosu:
1960-1961 yılları arasında Site Tiyatrosu'nu kurdular. 1962'de adını Kent Oyuncuları olarak değiştirdiler. İki kardeş ve Şükran Güngör, 1968'de İstanbul'da Kenter Tiyatrosu'nun binasının inşaatını tamamladılar.
İngiliz Kültür Heyeti ve Rockefeller'den burslar alarak Amerika ve İngiltere'de tiyatro araştırmaları yapan ve incelemelerde bulunan Kenter, İngiltere, Amerika, Fransa, Almanya, Yugoslavya, Kıbrıs gibi bir çok ülkede oyunlar sergiledi.
Murathan Mungan'ın Orhan Veli şiirlerinden düzenlediği Bir Garip Orhan Veli isimli tiyatro oyunu 25 sene sergilendi.
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı`ndan emekli olduktan sonra, Haliç Üniversitesi Konservatuvarı Tiyatro Bölümü Başkanlığı'nı ve Bakırköy Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmenliği görevlerinde bulundu.

Unutulmaz filmler
Sanatçı, tiyatro oyunculuğunun yanı sıra sinema oyunculuğu da yaptı. Sevmek Zamanı, Üç Arkadaş, Seni Kalbime Gömdüm gibi unutulmaz filmlerde rol aldı. Kenter, 1966 yılında Antalya Film Festivali'nde, 'Bozuk Düzen' filmiyle 'En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu' ödülünü kazandı.

Dişi Kurt (1960)
Sessiz Harp (1961)
Dişi Örümcek (1964)
Murtaza (1965)
Şetanın Kurbanları (1965)
Sevmek Zamanı (1965)
Bozuk Düzen (1966)
O Kadın (1966)
Üç Arkadaş (1971)
Seni Kalbime Gömdüm (1982)
Hayallerim Aşkım ve Sen (1987)
Rumuz Goncagül (1987)
Piano Piano Bacaksız (1990) (sesiyle)
Lebewohl, Fremde (1991)
Moon Time (1994)
Dar Alanda Kısa Paslasmalar (2000)

Yerli, yabancı TV filmlerinde, belgesel ve reklamlarda seslendirme yaptı. En unutulmazlarından biri de 'Alf'teki seslendirmesiydi.